12 Haziran 2010 Cumartesi

Bir Hazin(e) Ölüm

Hayallerimin denizinde umudum deyip
Kağıt gemiler yüzdürdüm
Lodosunda kaybettim yürek maviliklerimi
Gözlerinin içi kimlere gülüyor
Bileklerime jileti atıpta
Şehre kar yağıyor, kar değil efkar yağıyor
Hey karlar altında kalan toprak
Ne de sıcaktır şimdi damarların
Kanım ne güzel akıyor bak
Soluyor rengi titreyen parmakların

Ey toprak önce kanım kavuştu sana
Taze karlar arasından
Bekle biraz, al bu leş bedenim
Eti senin, kemiği senin
Elveda yalanlar
Hoşça kal sevgilim
Merhaba sonsuz hayat
Hoş bulduk dost ölüm.

Sevdamın Hazin İntiharı

Yine özlemle geçirdiğim ıslak gecelerimden birindeyim
Gecenin çıldırtan sessizliğin de aklıma sen düşüyorsun
Karşımda yakamozlarla oynaşan marmaranın derin suları
Lacivert bulutların kapladığı gökyüzünde yıldız yağmuru
Kalemim durmadan içimde ne fırtınalar koptuğunu yazarken
Çaresizlik bedenimi lav ateşlerle yakıp kavuruyor

Gözlerim karşı kıyılarda efkarımı demleyecek limanı ararken
Seni çılgınca sevmelerimin telaşı birikiyor mısralarımda
Parçalanıyor yanlızlığım sevdamın içime düşen çığlıklarıyla
Yaşanmamış bir bahar oluyor gözlerim avare tutsaklığında
Yarın asılacak mahkum misali uyanmak istemiyorum sabaha
Şefkat kokulu sözlerinde aşkını yudumlayıp içmedikten sonra

Tutkumun imkansızlığıyla asilleşen duygularım şarkı olup
Söyleniyor deniz kızlarının dillerinde hüzzam makamında
Acılı gecelerim de biriktirdiğim odalar dolusu düşlerim
Hüzünlerim aldanışlarım karışıyor gözyaşlarıma usul usul
Bırakıp ta onları marmaranın serin karanlık sularına
Kumsaldan izlemek istiyorum sevdamın hazin intiharını

Hazin Hazin

Yârdan haber gelmez yüreğim yasta
Anlatır içimi dil hazin hazin
Bana doğru sabah akşam aheste
Eser hasret dolu yel hazin hazin.

Soramam gönlüme yaralı diye
Kaderime küstüm karalı diye
İçimde korkular sıralı diye
Akar gözlerimden sel hazin hazin.

Sevmenin tadını alamaz oldum
Turnam göçmüş selam salamaz oldum
Bahar çoktan geçmiş bilemez oldum
Açmadan kurumuş gül hazin hazin.

Mevlâm sen sabır ver bitti mecâlim
Korkarım doymadan gelir ecelim
Çalıp söylemeye elvermez hâlim
Durur sazım sözüm tel hazin hazin.

Tahammülüm son haddine gelmeden
Dermânıp tükenip vaktim dolmadan
Kederli beklemem çok geç olmadan
Giderim yanına yol hazin hazin.

Ortası Yok Bu Hazinli Aşkın

Varım sen, yokum benim
Ne yana dönsem zifiriyim
Gidersem ayrılık, kalırsam acı
Ortası yok bu hazinli aşkın.

Kalbim sen, acım benim
Nerede dursam orda karanlık
Gidersem yokluğun, kalırsam boşluk
Ortası yok bu hazinli aşkın.

Canımda sen, bedenimde benim
Ne yöne dönsem çıkmazdayım
Gidersem sürgün, kalırsam hasret
Ortası bu hazinli aşkın.

Ruhum sen, kemiğim benim
Nereye çıksam sensizlikteyim
Gidersem gurbet, kalırsam rezalet
Ortası yok bu hazinli aşkın.

Gözüm sen, elimse benim
Nereye baksam yine sendeyim
Gidersem yaban, kalırsam talan
Ortası yok bu hazinli aşkın.

Hazin Gercek Öykü

Yoksul Anadolu’nun, küçük fakir bir köyü
Anlatayım dinleyin, hazin, gerçek öyküyü
Bu köyde tütün olur, fakat çok zor şartlarda
Amma pek para etmez, eğri durur sırtlarda.

Yıllar altmışlı yıllar, cılız bir ışık doğar
Almanya’dan talep var, belki kara’yı boğar
Dünyanın hâkimleri ucuz işçi peşinde
Hiç işi olmayanlar, hayal görür düşünde
Gidecekleri bölge, onlar için bir meçhul
Ama başka çare yok, bu durum olsa da zül.

İki kardeş bu köyde, biri oğlan biri kız
Yazılır ve beklerler, korkak, ürkek ve ıssız
Merak eder dururlar, çıkacak neticeyi
Belki gündüz eylerler, ömrü saran geceyi
Ve nihayet bir haber, bir mektupla ulaşır
Elleri ayakları birbirine dolaşır
Sağ olsun muhtar emmi, çok zahmete katlanmış
Bir tavuk yetmez gayri, o ördeğe şartlanmış.

Ve de şehre varmışlar, iş bulma kurumuna
Vakıf olmuşlar işin, mahiyet durumuna
Koyulmuşlar olur mu? Olmaz mı? Yorumuna
Çaresiz dalacaklar, Alman uçurumuna
Hazırlıklar başlamış, ilk kez gurbete çıkış
Anne babaya bahar! Oluvermiş tam bir kış
Çıkmışlar yolculuğa, matem, hüzün ve çile
Kim bilir bu ayrılış neye olur vesile
Başlayan yeni hayat, tam bir muamma durum
Heyecan doruk nokta, rahatlatamaz serum.

Ver elini Almanya, sıkı dur Hans ve Coni
Ahmet, Mehmet geride, şimdi en önde Toni
Birisi bir bölgeye, diğeri bir bölgeye
Güneşten kurtuldular, hapsoldular gölgeye
Zaman içinde birçok, dost ahbap edindiler
Ve nihayet evlenip, sukut bulup dindiler
Lakin hep sorun oldu, hayat keder üretti
Kaderin yazdığı şey, ey vah! Onlara dertti.

Geldiler Almanya’dan, isimleri Almancı
Birisi gerçek yurtta, diğeri hala hancı
İstikrarsız bir hayat, pürüz dolu bir yaşam
Gündüzler gece gibi, geceler zaten akşam
Hepten koptu orada, olmayan kimlikleri
Sızladı makberinde, ecdadın kemikleri.

Çok acı gerçeklerle, yüzleşti bizim nesil
Azı aslını buldu, ecdadı etti temsil
Çoğunda isim cisim ve de resim yabancı
Bir ömür geldi gitti, sancı üstüne sancı...

Hazin Bir Öykü

İşte yine hazin bir öykü kesti yolumu
Çabalamak, ahdetmek kurtulmanın yolu mu?
Kuşluk vakti kalkarak sevgi ile ördüğüm
Takıldı saçlarıma umutlarım kördüğüm
Yalan mı söylediniz yıllar nedir gördüğüm?
Parçalanıp umutlar tellerle dökülecek
Kalanlarsa son hızla yatarken sökülecek.

Diyecek mi Yaratan “Ey dert, terk et kulumu”
Ne idim anlamadım bu dünyanın kulu mu?
Gitmek mi zor kalmak mı içimde bir ikilem
Devası yok derdimin bırak beni çekil em
Zenginliğim kalmadı yoksul düştüm boş kilem.
Gün gelecek içimden acılar çekilecek
Çiçek bitsin diyerek toprağa ekilecek.

Boşlar elimde kalır eller alır dolumu
Gökyüzü buz kesmeden dökülen ne dolu mu?
Geceleri özledim ulaşmak zor uzak tan
Alay edip gülerek el sallıyor uzaktan
Kurtulmak mümkün müdür düştüğüm bu tuzaktan?
İğne tutan ellerle kundağım dikilecek
Kim bilir hangi mermer başıma dikilecek?

Hazin Aşkım

Sevgiyi nakış nakış gönlüme işlemişken,
Ansızın gül misali soldu, sarardı aşkım.
Hasretliğin içinde vuslatı düşlemişken
Ansızın gül misali soldu, sarardı aşkım.

Gözüm Mecnun gözüyle bir Leyla’ya bakarken
Bir bahar etkisiyle yasemin gül kokarken
Gönlümün sahilini sevda dalgam yıkarken
Ansızın gül misali soldu, sarardı aşkım.

Gönlüm artık bekliyor ömrümün baharını
Bir hudutsuz şevk ile gözetliyor yarını
Başımda duyuyorum sevdamın rüzgârını
Ansızın gül misali soldu, sarardı aşkım.

Hayatım mum misali damla damla eriyor
Bu zavallı bedenim aşksızlıktan çürüyor
Yaşadığım her saat benim içimde bir kor
Ansızın gül misali soldu, sarardı aşkım.

Tatmışım ben dünyada her aşkın elemini
Görmüş bir defa gözüm sevdalık âlemini
Hüzün hâkimi her gün kırdı aşk kalemini
Ansızın gün misali soldu, sarardı aşkım.

Gönlüme tüm kederi katre katre içirip
Kendimi günah denen bin çemberden geçirip
Sevdama kanat takıp,enginlere uçurup
Ansızın gün misali soldu, sarardı aşkım.

Meğer her dem var imiş bir sevdanın sahibi
Aşkın eksik olmazmış, elbet gizli talibi
Bir damla suya hasret, kupkuru çöller gibi
Ansızın gül misali soldu, sarardı aşkım.

Gurur denen dağları sevgimle devirsem de,
Gönlümü sevda denen ateşle kavursam da
Yönümü yalnız aşka ahdedip çevirsem de,
Ansızın gül misali soldu, sarardı aşkım.

11 Haziran 2010 Cuma

Bir Aşkın Hazin Sonu

Çok gençti, kızlıga yeni adım atmıştı ve aşk duygusunu tatmaya yeni başlamıştı. Bir gence aşık olmuş, daha sonrasında ise sevgili olmuşlardı. Genç kız aşırı derece aşıktı, fakat erkek arkadaşının aklı sürekli başka kızlardaydı. İlgisizlik, alakasızlık ve aldatmacalar. Genç kız bu duruma daha fazla dayanamadı ve ayrılmak zorunda kaldı. Bir süre sonra genç kızımız bir başkasına aşık oldu. Bu seferde delice sevmesine rağmen, aşkına karşılık bulamamıştı. Çok acı çekiyordu ama unutmalıydı, zor olsada unuttu. Daha sonra başka birisi ile tanıştı ve onuda sevmeye başlamıştı, hatta aşık olmuştu. Fakat sevdiğini adamın bir başkası ile nişanlı olduğunu öğrenene kadar. Adam nişanlısını sevmediğini söylese de, daha önceden dili yandığı için onu unutmak zorundaydı. Genç kız artık aşktan nefret etmişti. Duygularıyla oynayanalara karşı o da başkalarının duygularıyla oynamaya karar vermişti. Onun için aşk yoktu artık, sadece intikam almak istiyordu! Bir gün başka bir gençle tanıştı. Sevmediği halde bu genç ile çıkmaya başladı, çünkü intikam peşindedir. Bu tanıştığı genç ise çok seviyordu genç kızımızı. Bunu anlayan genç kız, seni daha fazla üzemem ne olur anla beni, sen başkasın çünkü beni seviyorsun der. Ne olur beni unut dese de, genç adam unutamıyor kızımızı. Bir süre sonra genç adam sevdiğine kavuşamadığı için canına kıyar. Geride sevdiği kıza bir mektup bırakmıştır. Mektupta "Bu dünyada kavuşamadık, ahirette kavuşuruz sevgilim" diye yazmıştır. Mektubun sonunda, şuan hatırlamadığım hazin bir şarkının sözlerini yazmıştır, bizim şarkımız olsun diye. Genç kız gözyaşları içinde mektubu okumuştur ve hikaye öylece bitmiştir.

Bu olay gerçekte yaşanmıştır, geçtiğimiz günlerde bir radyo kanalında dinlemiştim. Ardından o şarkı çalmıştı ve ben gerçekten çok hüzünlenmiştim.

Hazin Bir Aşk Hikayesi

Kim derdiki;
Yillar sonra onunla karşılaşacaklar,
Delice birbirlerine aşık olacaklar
Çok ateşli dolu dizgin bir aşk yaşıyacaklar,
Sonrada istemeden ayrılacaklar...

Kader bu ya,yavaş yavaş ağlarını ördü.
Bambaşka bir ortamda onlar birbirlerini gördü,
Sanki birbirilerini kırk yıldır tanıyorlardı,
Kız ona,oda kızı deli gibi aşık oldu...

Ikiside seviyordu birbirlerini,gelecekten umutlu,
Bir gün ayrılacaklarını ikiside bilmiyordu,
Seneler sonra kader sillesini,iksinede vurdu.
Kuvetli bir rüzgar,onları ayrı ayrı yerler savurdu...

Halbuki,ne hayeller,ne hayeller kurmuslardı.
Hayatdan yoktu fazla birbeklentileri,ikiside mutlu.
Bir küçücük yuva,olsundu, iki tanede yavruları,
Bir gün kızın ani bir kararıyla,söndü hayelleri...

Erkek götürdü onu terminale,
Terminale kadar yalvardı gitme diye
Halbuki kızın vizesi bitmişti, mecburdu gitmeğe,
Yoksa ayrılırlarmıydı,seviyorlardı delicesine.

Ikisinide görecektiniz onları o gün ayrılırken,
Yürekleri kopuyordu sanki,içlerinden,
Sarılmışlardı.ayrılamıyorlardı,birbirlerinden,
Kan çanağına döndü gözleri ağlamaktan...

Çare yoktu gidecekti kız,valizleri bağaja verdi.
Şöför:Yolcular yerlerinizi alın,kalkıyoruz dedi.
Son bir defa daha sarıldılar,
Kemikleri sanki birbirlerinin içine geçti,

Kız otobüse binerken,son bir defa daha baktı,
Ve ekledi; mektup yaz,telefon et,unutma haa!! dedi.
Bir görecektiniz,ayrılmak istemeyen ellerini,
Şöförü bile etkilemişti,onların bu ayrımak istemiyen halleri...

Çünkü,gidipde dönmemek,dönüpde görmemek vardı.
Şöför dayanamadı onların bu hallerini,süratle bir kalkış yaptı.
Ikisinin de o ayrılmayan elleri, havada kaldı,
Bu ne acımasız zalim bir kaderdi.erkek oracıkta yığılıp kaldı.

Bir zaman birbirleri için alev alev yandılar,
Kah telefonlaşıp,kah mektuplaştılar,
Kavuşacakları günü sabırla bekliyorlar.
Bunun pek kolay olmayacağını onlarda biliyorlar.

Uzun bir zaman sonra haber aldım,erkek hastahaneye düşmüş.
Ziyaretine gittim,bir baktım saçları dökülmüş.
Kupkuru,o doksan kiloluk adam,sanki küçülmüş.
Yüzü sapsarı,elleri takatsiz,gözlerinin feri sönmüş.

Çok sevindi beni görünce,dedi son bir arzum var getirirmisin yerine.
Dedim başım gözüm üstüne,
Yastığının altından,bir mektup çıkardı, tutuşturdu elime.
Dedi; Bu mektubu günderebilirmisin? sevdiğime.
.
Dedim; Varmı başka bir arzun,bir diyeceğin,bir istediğin,
Hepsi bu mektupda yazılı dedi,yalnız öleceğimi söyleme ona.
Vedalassip ayrıldım,Dedim,lanet olsun böyle zalim acımsız kadere,

Sonradan duydum,iki hafta sonra adam ölmüş,
Ölmeden önce,gözü hep kapılardaymış,
Ölürken bile son bir defa daha kapıya bakmış
Sonrada,yüzü taa! öyle kapıya dönük,gözleride açık kalmış...
Lanet olsun dedim böle zalim kadere,bu ne acımasız bir kadermiş...

Hazin Geliyor

Hazin geliyor, hazin geliyor
Geceler ömrümden, sevinçler derdimden
Yasamak ölmekten hazin geliyor

Kadehler açıyor dostlara
Kimse dinlemiyor sarhoş dramım
Şarkılar deşiyor gönül yaramı
Her telden başka hüzün geliyor

Vicdanım elvermez şeytana uysam
Ağlarsın kıyamam canıma kıysam
Ne zaman bir tren çığlığı duysam
İçime elveda sızın geliyor

Duymuyor ahımı anlamıyor dilimi
Hançeri bağrımdan çekmiyor katil
Zalim hasretinden ne bir gün tatil
Ne de bir gecelik hazin geliyor

Bir değil bin fırsat gelse elime
Seni tenkit etmek dilime
Şu anda aklıma iki kelime
Sensiz yaşayamam

Hazin Bir Şiir

Aşk zaten uzaktı,
Belki bilinmezdi sonu ama,
Güzeldi yine de,
Hayaller vardı,
O senin bittiğin yerde...
Ama uzak değildi dağlar
Ve yollar...
Ve sen kaçtın
Denizlerden dağlara,
Dağlardan denizlere ulaştın
Üzülme sen zaten
Sevmezdin ki beni...
Sevemeye sevemeye
Ne engeller aştın...
Dağlar üstüme çöktü
Ve geceyle beraber
Acılarını döktü
Giderken dökemediği,
Donan gözyaşları içimi eritti...
Koştum dağların bittiği yere
Ve biten her dağda
Yeni bir dağ başladı
Her seferinde...
Her dağda bir güneş vardı,
Her dağ paylaşırdı,
O bitmeyen sonsuzluğu,
Güneşi...
Öyleyse dedim...
Öyleyse biz neden paylaşamadık
Öyle ya...
Sonsuz değildi elbet...
Bitişi vardı...
Belki çok azdı...
Yetinmeyi mi bilmedik..
Yetmedi mi yani?
Yoksa...
Yok muydu sevgi denen şey...
Veya aşk...
Her neyse yani...
Boşuna yazdım bu şiiri...

Bir Hazin Hürriyet

Satarsın gözlerinin dikkatini, ellerinin nurunu,
Bir lokma bile tatmadan yoğurursun bütün nimetlerin hamurunu.
Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında, ananı ağlatanı
Karun etmek hürriyetiyle hürsün!

Sen doğar doğmaz dikilirler tepene,
İşler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan değirmenleri,
Büyük hürriyetinle parmağın şakağında düşünürsün vicdan hürriyetiyle hürsün!

Başın ensenden kesik gibi düşük,
kolların iki yanında upuzun,
büyük hürriyetinle dolaşıp durursun,
işsiz kalmak hürriyetiyle hürsün!

En yakın insanınmış gibi verirsin memleketini, günün birinde, mesela,
Amerikaya ciro ederler onu seni de büyük hürriyetinle beraber,
Hava üssü olmak hürriyetiyle hürsün!

Yapışır yakana kopası elleri Valstritin, günün birinde, diyelim ki,
Koreye gönderilebilirsin, büyük hürriyetinle bir çukura
Doldurulabilirsin, meçhul asker olmak hürriyetiyle hürsün!

Bir alet, bir sayı, bir vesile gibi değil insan gibi yaşamalıyız dersin,
Büyük hürriyetinle basarlar kelepçeyi,
Yakalanmak, hapse girmek, hatta asılmak hürriyetinle hürsün

Ne demir, ne tahta, ne tül perde var hayatında, hürriyeti seçmene lüzum yok hürsün.

Bu hürriyet hazin şey yıldızların altında.

Hazin Hikaye

Günün hayat tufanında sabrı bulurdum,
Yıllar böyle geldi geçti çizgiler oldu.
Benimle senle okuduğum bu hazin hikaye,
Anladığım da her şey çok geç olmuştu.
Bir an için durup baksam geriye,
İnadından kalan bu zavallı deliye.
Gidişinle son bulan bu makus talihim,
Artık ölmek vakti değil bu gece bu evde.
Görmeden hiç, sarmadan hiç durulurmu,
Kalbime bir hançer vurdum kurtulur mu.
Bu hayat çarkını dönüşüne gülüm, uyulur mu.

Yürekte Bir Hazin Sevda

Zamana yenilmiş kahramanlar gibi tekinsiz.
Yürekte hazin bir sevda, geçmişimiz çaresiz.
Hiç kimsenin ayak izine basmadan sessiz.
Yürüdüysek bu yolda seninle ama sensiz.
Bir söze kandıysak, bir gülüşe aldanıp
Bir bakışa yandıysak ve bir tek sana inandıysak.
Düş olsak, düşmesek düşünceler cehennemine.
Gül olsak, gülebilsek gültenin de yar ellerine.
Geçmişimiz hazine, yürekte bir hazin sevda.

Hazin Sevda

Beynimde düşünceler sıra sıra
Kendi sorunlarım bir yana
Kimse bilmez
Dipsiz bucaksiz engeller olsada
Gönlüm söz dinlemez
Dinlemezde gider hazin bir sevdaya

Bir gem vurup hislerime
Kendim uzaklaşsam diyorum
Bu hazin sevdanın ötesine
Gözlerim başlar özlemeye

Bir canım bir bedenim ile
Caresiz kuş gibi çırpınıyorum
Bu hazin sevda önünde
Varsın onuda kurban edeyim
Yarin temiz kalbine.

Hazin Bir Aşk Bestesi

Hazin bir aşk bestesiydin,
Dudağımda yarım kalan.
Yazılmamış bir güfteydin,
Kalemimde mahkûm olan.

Gonca gülün şebnemisin,
Sen gönlümün elemisin.
Bu ömrümün son demisin,
Yüreğime ateş salan.

Yâr aşkına oldum düçar,
Kara sevda ömre zarar.
Senden bana tek yadigâr,
Çerçevemde şimdi solan.

Sazımdaki kırık mızrap,
Dertle inler duyar hicap.
Sol yanımda saklı azap,
Katre katre ömrü çalan.

Kimselere etmem sitem,
Dilimdeki yalnız özlem.
Deli gönül tutma mâtem,
Gerçek aşkı azdır bulan.

Yolumuz Gurbete Düştü

Yolumuz gurbete düştü,
Hazin hazin ağlar gönül.
Araya hasretlik girdi,
Hazin hazin ağlar gönül.

Bu mudur senin eserin,
Sinemi yaktı kederin.
Ölürsem olmaz haberin,
Hazin hazin ağlar gönül.

Beyhani'yem budur halim,
Senden ayrı düştü yolum.
Bu hasretlik bana zulüm,
Hazin hazin ağlar gönü.