12 Haziran 2010 Cumartesi

Hazin Gercek Öykü

Yoksul Anadolu’nun, küçük fakir bir köyü
Anlatayım dinleyin, hazin, gerçek öyküyü
Bu köyde tütün olur, fakat çok zor şartlarda
Amma pek para etmez, eğri durur sırtlarda.

Yıllar altmışlı yıllar, cılız bir ışık doğar
Almanya’dan talep var, belki kara’yı boğar
Dünyanın hâkimleri ucuz işçi peşinde
Hiç işi olmayanlar, hayal görür düşünde
Gidecekleri bölge, onlar için bir meçhul
Ama başka çare yok, bu durum olsa da zül.

İki kardeş bu köyde, biri oğlan biri kız
Yazılır ve beklerler, korkak, ürkek ve ıssız
Merak eder dururlar, çıkacak neticeyi
Belki gündüz eylerler, ömrü saran geceyi
Ve nihayet bir haber, bir mektupla ulaşır
Elleri ayakları birbirine dolaşır
Sağ olsun muhtar emmi, çok zahmete katlanmış
Bir tavuk yetmez gayri, o ördeğe şartlanmış.

Ve de şehre varmışlar, iş bulma kurumuna
Vakıf olmuşlar işin, mahiyet durumuna
Koyulmuşlar olur mu? Olmaz mı? Yorumuna
Çaresiz dalacaklar, Alman uçurumuna
Hazırlıklar başlamış, ilk kez gurbete çıkış
Anne babaya bahar! Oluvermiş tam bir kış
Çıkmışlar yolculuğa, matem, hüzün ve çile
Kim bilir bu ayrılış neye olur vesile
Başlayan yeni hayat, tam bir muamma durum
Heyecan doruk nokta, rahatlatamaz serum.

Ver elini Almanya, sıkı dur Hans ve Coni
Ahmet, Mehmet geride, şimdi en önde Toni
Birisi bir bölgeye, diğeri bir bölgeye
Güneşten kurtuldular, hapsoldular gölgeye
Zaman içinde birçok, dost ahbap edindiler
Ve nihayet evlenip, sukut bulup dindiler
Lakin hep sorun oldu, hayat keder üretti
Kaderin yazdığı şey, ey vah! Onlara dertti.

Geldiler Almanya’dan, isimleri Almancı
Birisi gerçek yurtta, diğeri hala hancı
İstikrarsız bir hayat, pürüz dolu bir yaşam
Gündüzler gece gibi, geceler zaten akşam
Hepten koptu orada, olmayan kimlikleri
Sızladı makberinde, ecdadın kemikleri.

Çok acı gerçeklerle, yüzleşti bizim nesil
Azı aslını buldu, ecdadı etti temsil
Çoğunda isim cisim ve de resim yabancı
Bir ömür geldi gitti, sancı üstüne sancı...

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarda reklam ve argo kelimeler kullanmayın.